Astroloji bilimsel bir yöntem midir? Türkiye’deki büyük depremler ve astroloji arasındaki korelasyona inanamayacaksınız. Gelin istatistiksel bir olay incelemesi yapalım.
Astrolojinin bilim olup olmadığı, hem akademik çevrelerde hem de günlük sohbetlerde yıllardır süregelen ateşli bir tartışmadır. Bu tartışmaya net bir cevap bulabilmek için önce kelimelerin ne anlama geldiğine bakmamız gerekir.

Oxford sözlüğü “bilim”i şöyle tanımlar:
“Neden-sonuç ilişkisi, merak ve amaç besleyen; olguları ve iddiaları deney, gözlem ve düşünce aracılığıyla sistematik bir şekilde inceleyen entelektüel ve uygulamalı disiplinler bütünü.”
Aynı sözlük “astroloji”yi ise şöyle tanımlar:
“Gezegenlerin ve yıldızların hareketlerini inceleyen ve bu hareketlerin insan davranışlarını etkilediğine inanan çalışmalar.”
Bu iki tanımı yan yana koyduğumuzda, astrolojinin “bilim”in katı kalıbına neden tam olarak sığmadığını görebiliriz:
- Matematiksel Kesinlik: Bilim, A+B=C gibi matematiksel bir kesinlik arar. Astroloji ise olasılıklar ve potansiyeller üzerine kuruludur; A+B, C’ye yol açabilir ancak bu %100 kesinlik taşımaz.
- Deney: Bilim, kontrollü deneyler gerektirir. Bizim gezegenleri bir laboratuvara alıp konumlarını isteğimize göre değiştirerek deney yapma şansımız yoktur.
- Gözlem ve Düşünce: Astroloji, bilimin bu iki temel direğini ise tam olarak karşılar. Binlerce yıllık sistematik gözlem ve bu gözlemler üzerine kurulu düşünce sisteminden oluşur.
Bu maddeleri incelediğimizde, astrolojinin günümüzdeki katı bilim tanımına uymadığı açıktır. Peki, astroloji bir bilim değilse nedir?
Bana kalırsa astroloji, modern bilimin iki güçlü dalıyla yakından ilişkilidir: Olasılık (“bir şeyin olabilirlik yüzdesi”) ve İstatistik (“veri toplama ve bu verileri bilgiye dönüştürme bilimi”).
Şimdi, bu tezi somut ve sarsıcı bir vaka incelemesiyle test edelim.
Vaka İncelemesi: Türkiye Depremleri ve Satürn’ün Rolü
Bu analiz için astrolojinin iki temel hipotezini ve bir astrolojik veriyi temel alacağız:
Astrolojik Veri: Vedik astrolojide Satürn, bireyler için iskelet sistemini, ülkeler için ise toprak parçasını, sınırları ve yapıları temsil eder. Aşağıdaki harita, Türkiye’nin Vedik astroloji haritasıdır. Gördüğünüz gibi Türkiye’nin Satürn’ü Terazi burcunda “exalt” yani yücelim (en güçlü) konumdadır.

Astrolojik Hipotezler:
- Zayıflık Prensibi: Bir gezegen doğum haritanızda çok güçlü bir konumdaysa (yücelim/exalt), o gezegen anlık gökyüzü haritasında (transit) en zayıf olduğu konuma (düşüş/debil) geldiğinde, hayatınızda o gezegenin temsil ettiği konularda büyük zorluklar ve sınavlar yaşanabilir. (Türkiye’nin Satürn’ü Terazi’de yücelir, Koç’ta düşer).
- Değişim Prensibi: Jüpiter ve Satürn gibi yavaş hareket eden büyük gezegenler, bir burçtan diğerine geçerken (yaklaşık 1-2.5 yılda bir), hem bireylerin hem de ülkelerin hayatında büyük ve kadersel etkileri tetikler.
Veriler Konuşuyor: Son 123 Yılın Deprem Analizi ve Astroloji İle İlişkisi
Şimdi, bu iki temel astrolojik prensibi alıp Türkiye’de son 123 yılda yaşanmış 6.4 ve üzeri 22 büyük deprem ile karşılaştıralım ve astroloji ile depremlerin ilişkisini inceleyelim. (Satürn’ün bir burçta yaklaşık 2.5 yıl kaldığını unutmayalım)
Karşımıza çıkan tablo şudur:

İstatistiklerden Çıkan Şaşırtıcı Sonuç
Bu tabloyu analiz ettiğimizde, “tesadüf” kelimesinin yetersiz kaldığı bazı çarpıcı korelasyonlar görüyoruz:
- %100 Korelasyon: Türkiye’de son 123 yılda gerçekleşen 6.4 üzerindeki 22 büyük depremin tamamı (%100’ü), Satürn’ün burç değiştirmesinden 1 yıl önceki veya 1 yıl sonraki zaman dilimi içinde gerçekleşmiş.
- Kritik Zamanlama: Bu 22 depremin 5’i (yani yaklaşık %22’si), Satürn’ün burç değiştirmesinden sadece 1 ay önce veya 1 ay sonra meydana gelmiş. Daha da çarpıcısı, son 5 büyük depremin 4’ünün bu 1 aylık kritik aralıkta olmasıdır.
- En Ölümcül Dönem (Satürn Koç’ta): En çok can kaybettiğimiz ilk 3 depremin 2’si (1939 Erzincan ve 1999 Gölcük), Satürn’ün en düşük konumda (debil) olduğu Koç burcundan geçtiği dönemlerde gerçekleşmiş. (Bkz. Hipotez 1).
- Astrolojik Tetiklenme: Depremlerin 7 tanesi (yani %31’i), transitteki Satürn’ün Türkiye’nin natal (doğum) haritasındaki Satürn’ünü tetiklediği astrolojik derecelerde yaşanmış.
Önümüzdeki dönemde ise Satürn vedik astrolojiye göre:
13 Temmuz 2025 ile 28 Kasım 2025 tarihleri arasında retro hareket edecek ve ardından düz dönmeye başlayacak.
26 Temmuz 2026 ile 11 Aralık 2026 arasında retro hareket edecek ve ardından düz dönmeye başlayacak.
3 Haziran 2027 ile 17 Nisan 2030 arasında EN DÜŞÜK KONUMDA, Koç burcunda seyredecek.
9 Ağustos 2027 ile 24 Aralık 2027 arasında retro hareket edecek ve ardından düz dönmeye başlayacak.
22 Ağustos 2028 ile 6 Ocak 2029 arasında retro hareket edecek ve ardından düz dönmeye başlayacak.
6 Eylül 2029 ile 19 Ocak 2030 arasında retro hareket edecek ve ardından düz dönmeye başlayacak.
Deprem açısından Satürn’ün özellikle burç değiştirme tarihleri ve retrodan düz dönmeye başladığı tarihlere dikkat edilmesinde fayda görülmektedir.
Sonuç: Tesadüf mü, İstatistik mi?
Sorumuza geri dönersek: Evet, astroloji, Oxford sözlüğündeki katı tanıma göre bilim değildir.
Ancak, 22 büyük depremin 22’sinin de belirli bir astrolojik döngüyle bu kadar net bir korelasyon göstermesi “tesadüf” olabilir mi? İstatistiksel olarak bu pek mümkün görünmüyor.
Tahminim o ki, Satürn’ün ileri-geri (retro) hareketlerini de dahil ederek irili ufaklı tüm depremleri incelesek, astroloji ve deprem ilişkisiyle ilgili daha güçlü bir korelasyon bulabiliriz.
Astroloji bir “bilim” olmayabilir, ancak binlerce yıllık gözleme dayanan, olasılık ve istatistik bilimleriyle harmanlandığında olağanüstü anlamlı sonuçlar üreten kadim bir analiz yöntemidir.
Şimdi bu bilgiyi günlük hayatınızda kullanıp kullanmayacağınızla ilgili kısmı siz değerli okurlara bırakıyorum.
Sevgiler.
Bu yazı ilk olarak 26 Aralık 2023 tarihinde yayımlanmış, 19 Ekim 2025 tarihinde güncellenerek yeni sitemize taşınmıştır.
Not: 23 Nisan 2025 tarihinde İstanbul’da gerçekleşen depremden tam bir ay öncesinde; 23 Mart 2025’de yaptığım paylaşımda Satürn’ün ev değiştirmesi sebebiyle deprem ve doğa olaylarının tetikleneceğine dair bilgiyi paylaşmıştım.

